31 Temmuz 2009 Cuma

Akademik Bakış

Öfkelenen bir insanın apış arasına doğru, hızla, mıucuup diyerek vuracak gibi yaparsanız öfkesini unutur. He he he, diye gülüp yalaklaşır. Bu da öfkenin aslında varolmadığını, insanların kendini kandırdığını gösterir.

Seçenek

Bu dünyada, öfkelenmemek için önümüze üç seçenek konulmuştur.
Ya aptal olmak ya budist ya da biat etmek.
Üçünü de kabul etmeyip öfkeyle yaşamak saygı duyulması gereken bir seçimdir.

Öfke Öfke Öfke

Öfke göle dalmış balık avlamaya çalışan vahşi bir kaplana benzer. Sonunda bir an gelecek nefes almaya çalışacaktır.

İç Çatışma

Öfke hiçbir şeye benzemez. Dünyada hiçbir şeye benzemeyen tek şey öfkedir.

Yeni Albümlere Bakış

Ethiopiques serisinden sıkı caz çalışmaları sürüldü piyasaya. Mulatu Astaqe & The Others'in parçaları gayet iyi. Etopya'dan klasik caza saygı ve etnik ruhun güzel bir karışımı.
IGGY POP'un Preliminaires albümü de beklentileri fazlasıyla karşılıyor.
SONIC YOUTH'un The Eternal'ı ilk Dirty ve Washing Machine arası bir mecrada dolanıyor. Melodik yapı biraz zayıf kalsa da, tatmin edici.
JUSTIN ADAMS & JULDEH CAMARA'nın Tell No Lies albümü çok etkileyici. Saf Afrika melodileri ritme kapılıp gidiveriyor. Emperyalist sömürü World Music'in boyunduruğundan kurtulan Afrikalı gruplar şaşırtıcı işlere imza atıyorlar.
THE DECEMBERIST'in The Hazards Of Love'u gerçekten beklenmedik bir çıkış. Geçişler, aynı melodik yapı üzerinde teatral oynamalar çok iyi. Erkek- kadın solistlerin işbirliği de. Stil yumuşak olsa da üzerine düşünülmüş, derinliği olan bir albüm ortaya koymuşlar.
MADNESS'ın The Liberty Of Norton Folgate, şirin.
White Stripes'ın Jack White'ı önderliğinde baskın grupların süperstarlarından oluşan The Dead Weathers iyi ama Jon Spencer Blues Explosion'ı fena halde anımsatıyor.
P.J. Harvey ve John Parish A Woman A Man Walked By çalışmasında çok sıkı parçalar var. P.J. yine döktürüyor. Dinlemek bir zevk onu.
Sunset Rubdown'ın Dragon's Lair'ini de sevdim.

30 Temmuz 2009 Perşembe

Neye niyet neye kısmet

Ergenekon, ne bir örgüt çıkaracak ortaya ne de bir plan. Derin devleti çözmeye niyeti olan yok. Ama çok önemli bir şeye yaradı bu dava. Gece oldu. Işıklar söndü. Ülkedeki tüm yalakalar, liboşlar, satılmışlar, döne döne transaydın olanlar; hamamböcekleri gibi döküldüler dışarı.
Kimin ne olduğu belli oldu.
Yaşasın savcı Öz!
Bir de böcekkovucu bulsa Türk solu, o biçim olacak.

Bir Anlık Saf Kuşku!

Ulan, yoksa bu AKP, içkili yerlere baskın düzenleyip, analarını ağlatmak için sarılmış olmasın bu sigara yasağına!
Ha ha!

Kağıt Parçası Demode Yaşasın Kürt Açılımı

... Haftalardır ortalığı kasıp kavuran kağıt parçası demode oldu, şimdi "Kürt Açılımı" moda! Her şeyi bıraktık, İmralı'daki mahkûmun "yol haritasını" bekliyoruz! Bütçe açığı 465 kez artmış, insanlar aç sefil sokaklara dökülmüş, ülke yangın yerine dönmüş ama hiç önemili değil; varsa yoksa yol haritası. Bu ülkeyi öylesine "ibiş" konumuna getirdiler ki, insan olanın yüreği dayanmıyor...
(Düz Çizgi - Ümit Zileli)

28 Temmuz 2009 Salı

Önce

Önce tohum olmayı başar, yeniden doğmak kolay

Hedef

İlk hedefim, Facebook'tan tüm dünyayla arkadaş olmak. Sonra istediğim kadar saydırabilirim.

Öfke

Öfke bir kalamara benzer, ne kadar sertleşmişse o kadar zor çiğnenir.

15 Temmuz 2009 Çarşamba

Yeni Başkan, Gırla...

Yeni RTÜK Başkanı için aranan niteliklerin evrakta sahtecilik yapmak, kooperatif vurgununa karışmak, mazlumun parasını toparlayıp büyük medya kuruluşlarına aktarmak için dernek kurmak ya da o dernekte aktif rol oynamak olduğu açıklandı.
Aday sayısının kamuya personel alımında yaşanan işsiz izdihamını kat be kat geçeceği düşünülüyor...

14 Temmuz 2009 Salı

Eğitimde Durumlar

Uluslararası öğrenci başarısını ölçen ve sık tekrarlanan bir OECD araştırması olan PISA ve uluslararası fen ve matematik başarısını ölçen TIMMS araştırmaları, Türkiye'nin yerinin hep sonunculuklara doğru olduğunu belgeliyor. 2006 PISA araştırmasında 57 ülke arsında fen bilimlerinde 44, matematikte 43. sırada öğrencilerimiz...

(Orhan Bursalı - Bilim ve Siyaset)

13 Temmuz 2009 Pazartesi

Vesayetsiz Demokrasi Safsatası - Özdemir İnce

Vesayetsiz demokrasiyi isteyen ve savunan kişi Cumhuriyet’in kurucu ilkelerine, Anayasa’nın genel esaslarına saygı duyar! Askerin vesayetine karşı çıkmak ayaklarıyla Cumhuriyet ve demokrasiyi dinin vesayetine sokma girişimlerinde bulunmaz! İşçi sınıfının hak ve özgürlüklerini garanti altına almayan bir demokrasi kavgası olamaz! Eğitim ve öğretimi özelleştiren bir demokrasi kavgası olamaz! Sendikal hakları iğdiş eden bir demokrasi kavgası olamaz!

Yargı bağımsızlığını gerçekleştirmeden, Savcılar ve Yargıçlar Yüksek Kurulu’ndan hükümet sultasını kaldırmadan demokrasi gerçekleştirilemez! Seçimlere yüzde barajları koyarak halkın gerçek egemenliğini felç eden demokrasi kavgası olamaz! Köylü ve çiftçiyi topraksızlaştıran bir demokrasi kavgası olamaz! Her türlü sömürüyü savunan bir demokrasi kavgası olamaz! Emperyalizmle mücadele etmeyen bir demokrasi kavgası olamaz! Ne idüğü belirsiz postmodern kimlikler adına Cumhuriyet’i sakatlayan bir demokrasi kavgası olamaz! Küreselleşme yanılsamasının rüzgárına kapılıp ulusal devleti hor gören bir demokrasi kavgası olamaz!

Günün Absürditesi

Çin'in Uygur Özerk Bölgesi'ndeki olayları soykırım ve vahşet sözleriyle ifade eden Başbakanımız'ın, Kepez Belediye'sini ziyaretinde çocuklara dağıttığı oyuncaklar çin malı çıktı!
Ha ha haa.

11 Temmuz 2009 Cumartesi

İnsanı Sadeleştirerek Söylersem... (Tahir M. Ceylan)

Düşünce hatıraların kontrolü, dikkat duyusal girdinin kontrolü, amaçsa motor çıktının kontrolüdür. (K.H. Pribram)

Ölçülülük, hafif kontrol gerektiren zayıf dürtülere sahip olmanın sonunda gelirken, aşırı kontrollülük, kontrolü zor ve tehlikeli isteklere sahip olmakla gelişir.
Acıya dayanma gücü yetinmenin büyüklüğüyle paralel gider, yetinme de bir acıdır çünkü.
Başarılı adamlar, yaşamlarını bütünüyle kontrol etme hayaline sahiptirler, yaşamını kontrol eden içine bir nebze başarı koyar elbet.
Üstün yaratıcılar, alt basamakları tek hamlede atlayarak doğrudan kendilerini gerçekleştirmeye ykönelir.
Her insan çevresini ve kendini keşfe yönelmiş bir bilim adamıdır.
Dünyanın aşırı farkında olmak insanı bilim adamı, kendinin aşırı farkında olmaksa hasta yapar.
Psikoterapi bazen insanın, kişiliği değiştirmeden kendi doğasına uyum göstermesini sağlar.
Hastalıkları iyileştirmeyi değil, denetim altında tutmaya çalışın.
Aşırı doyum kendini engellemektir.
Annenin rolü çocuğu topluma eklemlemektir.
Kimlik kazanmak, değişimin göbeğinde değişmeden kalma becerisi edinmektir.
Yaratıcının enerjisi, ide daldırılmış egonun bir hayvanı emer gibi idden enerji çekebilmesiyle sağlanır, o nedenle bu tür enerjide sonu gelmez bir kuvvet vardır.

Eğitim, insan beyninin heykeltraşıdır.
Tanrı her insana sabah uyanmak için bir neden vermiştir.
Bir yapı bencilleştikçe daha üst bir organizasyon kurar.
Açlık arayış, doygunluk durgunluk, durgunluk isteksizlik yaratır.
Uyanıklık kendini harcamak, uyku kendini onarmak içindir.
İnsanın en çok ikiyüzlülük yaptığı alanlar ekonomi (para) ve cinselliktir ve zaten bu ikisi hayatın temelidir.
Arzuların engellenmesi düşünce doğururken, doyurulması düşünceyi yok eder.
En köklü mutluluğu, üzünü duyabilme gücü olanlar yaşar.
Tabiatın istediği anlamda en gelişmiş zihin, sadece mükemmel yalanlar söyleyip ek hiçbir çaba göstermeden yaşama becerisi taşıyanlarda olur.
Zihin önce anneyle, sonra başkalarıyla rezonansa geldikçe kurulur.
Mukavim bir mutluluk kendine doğru söylemekle oluşturulur.
Varlığımızı Afrika'daki üç, beş bin kişilik bir kabileye, rönesansı Floransa'daki Medicinilere borçluyuz. Ailelerin ve kabilelerin reisleri vardır; bütün büyük işleri hep bir kişi başlatmış ve hatta başından sonuna pratik olarak o kişi tamamlamıştır.
İnsanlar, ona tavır almaya hazır olmadan tehdidi algılamaz.
Büyüme bilgi kırıntılarında dünyalar kuran logaritmik bir öğrenmedir.
İlk sevinci, gerilimlerin yerine eylemleri geçirdiğimiz gün yaşarız.
İnsan, egosu sıfır olarak doğar ve tamamlanmamış olarak ölür.
Bir insanın doğuştan itibaren ihtiyaçları derhal giderilirse, o insanda gerçeklik fikri hiçbir zaman oluşamaz (O. Fenichel)
İlk yoksunluk tanışılan ilk gerçekliktir, bu durumda insan yüklenen gerçek amaç tam doygunluk şeklinde mükemmele ulaşmak olsa bile, o amacın o insanın beyninde kendine görünen yanılsaması gerçeklerden kurtulmak, yani mutlak özgürlük şeklindedir.
Çocuğu eğitime yatkınlaştıran süttür. Annenin okşayarak verdiği doyurucu sütün yerini, öğretmenin sevgiyle verdiği büyütücü bilgi alır.
Ego, (benlik) insanı, yaşamın temel amaçlarına doğru evcilleştirmek için vardır.
İnsan tam olarak kendine güvendiğinde sıkıntı yok olduğu kadar zevk de yok olur.
Sözcükler nesnelerden gelip, nesneler giden haberlerdir.
Kişinin nesneye verdiği değer, kendi doyumunu olanaksız kılacak derecede ileri gittiğinde aşktan söz edilir. (O. Fenichel)

(Cumhuriye Bilim ve Teknik - Aylak Bilgi - Tahir M. Ceylan)

10 Temmuz 2009 Cuma

Çıkar mı Çıkar

Bir ülkede gece yarısı apar topar yasa mı çıkar?
Malabak'ta askeri savcı Işık şeysileri soruşturmasında gönüllerin sultanı sivil darbeci hoca efendiyi kıskaca almışsa bal gibi de çıkar.
AB, uyum yasası, demokrasi falan filan gevezelikleriyle yediriverir anında çıkarırlar.

Böl Parçala Yönet Oyunlarına Devam

Uygur Olaylarına Farklı Bir Bakış

Töre

"Siirt'te radyodaki bir arkadaşını görmeye gittiği iddiasıyla ağabeyi tarafından dövülerek bir binanın altıncı katından atılan, sonra da amcası tarafından hastanede bıçaklanan Narin, mahkeme kararıyla ailesine teslim edilmiş! Genç kız, yetiştirme yurdunda bir odaya kapatıldığını, yaralarının pansuman edilmediğini ve çaresizlik yüzünden ailesine dönmek zorunda kaldığını söylemiş!
Narin'in, "töre"nin katı kurallarını harekete geçiren davranışının boyutları bilinmiyor. Genç kız salt bir radyo binasına girdiği için mi saldırıya uğradı? Yoksa geçmişte yaşanmış kimi tartışmalar mı bu olayı tetikledi, onu da kimse açıklamıyor.
Ancak Narin'in mahkeme kararıyla ailesine teslim edilmesinin üzerinde ciddiyetle düşünülmesi gerekiyor. Çünkü Güneydoğu'da töre baskısı ya da şiddetinin ardından polise sığınan genç kızların büyük bölümü aillerine teslim edildikten kısa bir süre sonra ne yazık ki öldürüldüler! Urfa'daki çok sayıda töre vakası buna kanıt olarak gösterilebilir:
Kısas köyünde evden kaçtıktan sonra polisin ailesine teslim ettiği Rabia Oğuz, traktörün altına atılarak katledilmişti!
Aile baskısı nedeniyle yetiştirme yurduna yerleştirilen ve daha sonra evine gönderilen 16 yaşındaki Sevda Gök, kuzeni tarafından sokak orttasında rambo bıçağıyla boağzı kesilerek öldürülmüştü!
Bir radyonun istekler programında adı anons edildiği için baskı altından tutulan 20 yaşındaki Hacer Felhan da benzer bir son yaşamıştı. Evden kaçtıktan sonra arkadaşları tarafından karakola götürülen genç kız, babasına teslim edildikten bir gün sonra 12 yaşındaki karedeşinin atelşlediği domdom kurşunuyla can vermişti!"
(MEHMET FARAÇ - TERÖR VE TOPLUM köşesinden alınmıştır.)

9 Temmuz 2009 Perşembe

Siz hiç sabunluyken ağladınız mı?

Sizin hiç babanız öldü mü?
Benim bir kere öldü kör oldum
Yıkadılar aldılar götürdüler
Babamdan ummazdım bunu kör oldum
Siz hiç hamama gittiniz mi?
Ben gittim lâmbanın biri söndü
Gözümün biri söndü kör oldum
Tepede bir gökyüzü vardı yuvarlak
Şöylemesine maviydi kör oldum
Taşlara gelince hamam taşlarına
Taşlar pırıl pırıldı ayna gibiydi
Taşlarda yüzümün yarısını gördüm
Bir şey gibiydi bir şey gibi kötü
Yüzümden ummazdım bunu kör oldum
Siz hiç sabunluyken ağladınız mı?

Cemal SÜREYA

8 Temmuz 2009 Çarşamba

Zeitgeist

Presentation Orientation

Nüfusun %1'inin dünya zenginliklerinin %40'ına sahip olduğu,hergün 34.000 çocuğun yoksulluk ve
önlenebilir hastalıklardan öldüğü,ve nüfusun %50'sinin günde 2 dolardan az kazandığı bir dünyada
bir nokta çok açık:
Bu işte büyük bir yanlışlık var.
Farkında olalım ya da olmayalım,
sistemin ve
toplumun can damarı
para.

Değişim Başlasın!

Darbe Nasıl Yapılır? (Ergin Yıldızoğlu)

Honduras, CIA ve ABD ordusunun bölgedeki operasyonları açısından çok önemli bir merkezdir. Ordusunun üst kademesi her zaman ABD'nin ünlü "işkenceci yetiştirme okulunda" eğtilmiş komutanlardan seçilir.
Askeri darbeyle devrilen Zelaya, devlet başkanlığı seçimlerini, 2005 yılında, Liberal Parti'nin adayı olarak iş çevrelerinin desteklediği bir programı savunarak kazandı. Ancak ekonomik koşullar bozulurken yükselmeye başlayan toplumsal muhalefeti yedeğine alabilmek için, giderek ulusalcı, halkçı bir çizgi geliştirmeye başladı. Zelaya "oligarşiyi" haksız kazanç elde etmekle eleştirdi, asgari ücreti yüzde 60 arttırdı; bölgede ABD'nin serbest ticaret projelerine karşı şekillenen Bolivarcı bloka (ALBA) katıldı.
Bu gelişmeler karşısında Honduras egemen sınıflarının güçlerini bir araya toplamak kolları sıvadıklarını, CIA kaynaklı, ABD'nin kamu diplomasisi (rejim değişikliği) araçlarından USAID ve National Endowment For Democracy'den finansal destek olarak, Arcadia Foundation gibi karanlık örgütlerin de katkısıyla "Barış ve Demokrasi Hareketi"ni kurduklarını görüyoruz. Zelaya'nın da iktidarda kalabilmek için, ikinci kez seçillmesine olanak sağlayacak bir yasal değişiklik önerisine yönelik bir reform projesini gündeme getirdiğini...
The Guatemala Times'ın "Honduras darbesi buzdağının yalnızca tepesidir. Şimdi sırada kim var? başlıklı yazısı da bize ABD'nin bölgede ALBA'ya karşı yeni bir insiyatif başlatmakta olduğunu düşündürüyor...
ERGİN YILDIZOĞLU - GLOBAL POLİTİKÜLTÜR

Ergin Yıldızoğlu, darbelerin bu şartlar altında, yönetim, uluslararası sermayeyle ters düştüğünde yapıldığını ortaya koyuyor. Türkiye'de şu anda her şey al gülüm ver gülüm gittiğine göre, böyle bir tehlike yaşanmadığı açık.
Esas tehlike sivil, cemaatçi ve uluslararası darbelerde...

Glenn Bready


Galeri

7 Temmuz 2009 Salı

İnsan Türkiye

Türkiye'yi bir insan olarak tasvir etmem gerekse: Kolları falan kopmuş, sadece sağ bacağı kalmış,kale nerede diye bakmadan kıbleye doğru oynayan, aklı maçta değil tüccarlıkta ama satacak, üstündeki giysilerden başka bir şeyi olmayan, savaşçı bir defans oyuncusu geliyor gözümün önüne.

Günün fotoğrafları

Bakın bir

Amerika'yı Nasıl Bilirsiniz?

E2'de bir stand-up'çıya takıldım dün akşam. "Amerika'yı bir insan olarak tarif etmeye kalksanız, elinde lav silahı tutan ikinci el otomobil satıcısı portresi çizmeniz gerekir," dedi.
Komikti.

Dr Sayko'nun Cinnet Evi'nden Seçtiklerim

Kızıl ve Kırmızı Sahne

A-aa deli mi bu ne be?!

Son Durak

Bir Çin Atasözü

6 Temmuz 2009 Pazartesi

Olmana İzin Vermek Ya da Olmana İzin Vermemek

İşte bütün mesele bu.

"Hoş geldin orta sınıf," diye selamlıyor, Buenos Aires'in en yoksul mahallelerinden birinin girişindeki yazı. orta sınıf hâlâ bir sahtekârlık içinde yaşıyor, yasaya itaat ediyormuş ve inanıyormuşçasına sahip olduğundan daha fazlasına sahipmiş gibi yapıyor. İnsan tüketen bu pandomimi sürdürmek hiç bu kadar zor olmamıştı. Orta sınıfın borçlardan soluğu kesilmiş, korkudan felce uğramış ve panik içinde büyütüyor çocuklarını. yaşama korkusu, düşme korkusu, işini kaybetme korkusu, otomobilini, evini, eşyalarını kaybetme korkusu, olabilmesi için sahip olması gerekn şeylere ulaşamama korkusu. Ama kamu güvenliği için atılan kolektif çığlıkta, pusuya yatmış suç canavarlarının tehdidi altında en yüksek sesle bağıran yine orta sınıf. Sanki kendi mülkiyetiymiş gibi sistemi savunuyor; oysa yerinden olma tehdidi ve kira parası yüzünden beli bükülmüş bir kiracıdan başka bir şey değil...

(Tepetaklak - Eduardo Galeano)

3 Temmuz 2009 Cuma

Ruhu Şad Olsun

"Ömrünün yarısını siyah yarısını beyaz geçiren büyük Beşiktaşlı Michael Jackson.
Ruhu Şad Olsun"
sloganını çok sevdim.
Eline sağlık Çarşı.
Ha ha ha.

Orada

Eve gelirsin,
içeri girer, sonra anlarsın kapalı bir kapıdan geçtiğini.
Ayakların döşemeye batınca atılan ipe tutunup öyle sürünürsün koltuğa.
Tavandan günü geçmiş zemzem suyu akar.
Odadaki robot koyunlar seni gördüğü için sevinçli, step dansı yaparlar.
Oğlun televizyonun içine girmiş, bir dinazoru kovalamaktadır.
Johnny Cash, bir şarkıya başlar diğer koltuğa gitarıyla kurulmuş.
Karının öpücüğü salonda deliler gibi dolaşıp bir zamanlar yerinde olan yanağını aramaktadır.
Güler ve hemen ardından gülenin sen olmadığını anlarsın. Bir alay gibi gelir anında herşey.
Bir güç seni alıp savurur geçmişe. Orasının da aynı olduğunu gördüğün anda yine şimdide bulursun kendini.
Gözlerini kapadığında içini görürsün. Boktan bir herif suratına tükürür.
Kendini çimdiklediğin anda tüm Dünya ayağa fırlar acı içinde.
Ayağa kalkarsın ama yerlerin küçücük milyonlarca insanla kaplandığını görürsün. Mutfağa gitmek için kaç kişinin ölümüne neden olmam gerekecek diye düşünürsün.
İki yıl önce içtiğin portakal suyu ağzına gelir ve yeniden içersin onu kana kana.
Televizyonda bir politikacının kafasına sıçmaktadır oğlun. Gurur duyarsın. Sen de girmek istersin içeri.
O anda. Yatağın öfkeyle kafasını uzattığını görürsün koridordan. Kaçmak için davranır, binlerce insanı ezer ve balkonda yakalanırsın.
Elin sofradaki bifteğe uzanır son bir gayretle.
Ama boğulur gidersin yorganın ağırlığında.

Savur ve Bak

Otobandaydım fren sesi kulağıma dolduğunda.
Korkuyla döndüm, elim panik içinde önüme geldi, kasıldı vücudum.
Uyandım birden.
Ve aynı yerde durduğumu gördüm. Yolun ortasında. Yaklaştı kamyon biraz daha...
Ben yine uyandım.
Aynı yerde!
Yaklaştı kamyon.Fren sesi sanki daha bir acı çıktı.
Tüylerim diken diken olurken uyandım bir kez daha.
Aynı yerde.
On beş santim anca kalmıştı araçla aramda.
Ve elimi uzattım. Savurup attım onu.
Uçuşuna baktım viyadüğün üstünden.
Ve bir daha uyanmadım.